Mezitli Mutlu Sonlu Masöz Yaren
Mezitli Mutlu Sonlu Masöz
Çok çok güzel bir flört etme biçimi, çok zarif bir kur yap‐ maydı. Gelenekseldi, hatta belki pek beylikti fakat insanın içine işleyen hoşluktaydı. Bitirdiğinde balkondan bağlarırdım gülerek. “Ğimdi ne yap‐ mam gerekiyor? Yanlış bilmiyorsam, eğer duygularını paylaşıyorsam odamın ışığını açmalıyım, fakat eğer Mezitli Mutlu Sonlu Masöz reddediyorsam içeri girip ışığı sönük tutmam gerekiyor”. Herhangi bir yanıt vermedi fakat ben ne yapmam icap ettiğini çok iyi biliyordum. Hızla içeri girdim. Koridorda koşarken hemen hemen babamı düşürüyordum. Bana meraklı gözlerle aşağıda şarkı söyleyenin kim bulunduğunu sordu. Gülerek benim de bilmediğimi söyledim.
Merdivenlerden koşarak indim. Olduğum gibi. şortum ve fanilamla giriş kapısını açtım ve ondan sonrasında ne ya‐ pacağımı bilmez halde kalakaldım. Ona doğru koşmalı ve kollarına mı atlamalıydım, yoksa mutlulukla gülmeli ve elini mi sıkmalıydım? Kapının önünde öylece durdum. O zaman, karşımdakinden ilk hareket gelmediği sürece yaklaş‐ mayacağımı anladı ve benim yerime o ilk adımı attı.
Mezitli Mutlu Sonlu Masöz
“Ürkmüş bir civcive benziyorsun… Saygısızlık yaptıysam özür dilerim ama kendime engel olamadım”. Yavaşça beni kucakladı. Kollarım kıpırdayamadığı için karşılık veremedim. “Melissa… İzin verirsen, bu akşam seni yemeğe davet edebilir miyim?”. Başımla evetledim ve gülümsedim, sonra yanağından usulca öptüm ve yukarı çıktım. Meraklı annem. “Kimdi o tanrı aşkına?” diye sordu. Omuzlarımı silktim, “Hiç kimse anne, kimse değildi…” dedim.
Kendimizden mevzuştuk. Birbirimize düşündüğümden çok daha fazlasını söyledik ve birbirimiz hakkımızda çok fazla şey öğrendik. Yirmi yaşlarında, üniversitede çağdaş edebiyat okuyor. Yüzünde, onu inanılmaz çekici kılan, akıllı ve canlı bir ifade var. Can kulağı ile dinledim, mevzuşurken onu seyretmek çok hoşuma gitti. Boğazımda ve midemde bir düğüm var sanki. Boynu bükük bir çiçek benzer biçimde kaldım fakat kopmadım. Claudio uysal, sakin, itimat verici. Daha önce âşık bulunduğunu, ama aşkın elinin arasından kayıp gittiğini söylemiş oldu.
Parmağını bardağın ağzında dolaştırarak sordu, “Ya sen? Kendi hakkında ne anlatacaksın?”. Açıldım, ruhumu sarmalayan o yoğun sisi delen küçücük ışık kaynağını araladım. Mutsuzluk öykülerimden bazılarını, kendim hakkında bazı şeyleri söyledim. Gerçek bir duygu ile karşılaşma ve onu bulmaya çalışma isteğimden tek söz bile etmedim.